Mazot etkisi: İstanbul-Mersin nakliye artık 15 değil 30 bin lira
4.08.2023 09:25:08 |
Lojistik sektöründe taşıma maliyeti, iki ayda iki katına yükseldi. Mersin’den İstanbul’a kamyonla taşıma bedeli, 15 bin liradan 30 bin liranın üzerine çıktı.
Akaryakıta üst üste gelen zamların yanı sıra artan işçilik, sigorta ve bakım- onarım gibi işletme giderleri, yurt içi nakliyede taşıma bedellerinin (navlun) son iki ayda yüzde 100 artmasına neden oldu. İki ay önce Mersin’den İstanbul’a bir kamyon dolusu yükü 15 bin TL’ye taşıyan nakliyeci şimdi aynı yük için 30 bin TL’den fazla istiyor. Taşıma maliyetindeki artış, gıdadan otomotiv ve hazır giyime kadar tüm sektörlerde fiyatları yukarı çekiyor. Taşınan malın rafa geliş maliyetinde lojistiğin payı ortalama yüzde 20’ye dayandı. Bazı ürünlerde ise taşıma maliyeti ürünün fiyatını geride bıraktı. Lojistik kaynaklı fiyat artışlarının artarak devam edeceği öngörülürken, bu durum birçok üründe yeni zamlara işaret ediyor. Navlundaki artışa karşın alım gücünün yavaşlamasına paralel iş hacmi azalan lojistikçiler, tüm tedarik zincirinde fiyatların yukarı çıkmasına sebep olan en büyük gider kalemi akaryakıtta, sektöre özel ÖTV istisnası istiyor.
“Fiyat artışını yazdan sonra daha çok hissedeceğiz”
Türkiye’nin önde gelen dijital lojistik şirketi TIRPORT’un verilerine göre, karayolu taşımacılığında akaryakıtın navlun içindeki payı yüzde 50’ye yaklaşıyor. Kalan yüzde 50’lik kısmın 28 puanını sürücü maliyeti, kalan kısmı da bakım-onarım ve diğer giderler oluşturuyor. Dolayısıyla akaryakıta üst üste gelen zamlar navlunda önemli artışlara neden oluyor. EKONOMİ gazetesine konuşan Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, akaryakıt zamlarının ardından taşıma giderindeki artışa dikkat çekerek, “Türkiye’de üretim bölgesi ile ve tüketim bölgesi arasında ciddi mesafe var. Yaz ayları geçtikten sonra navlundaki artışın fiyatlara yansımasını daha belirgin göreceğiz. Mesela 1 kilo sebzede lojistik maliyeti 2 TL’ye yaklaştı. Ucuz ürünlerde lojistiğin toplam maliyetteki payı da yükseliyor. 10 TL’lik üründe neredeyse yüzde 20’yi buluyor. Bu oran geçen yılın iki katından fazla” açıklamasını yaptı. Tavşan, akaryakıt maliyetlerindeki artışın sadece navlunu değil, traktör ve sulama araçları nedeniyle çiftçinin tarladaki maliyetlerini önemli oranda artırdığını, bu durumun da ürünün maliyetine yansıdığını hatırlattı.
Mersin Halciler Derneği (HALDER) Başkanı Münir Şen de son iki ayda akaryakıta yüzde 95’e yakın zam geldiğini hatırlatarak, diğer gider kalemlerindeki artışla birlikte son iki ayda yurt içi navlunun yüzde 100’e yakın arttığını dile getirdi. Şen, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Lojistik sektörünün ana gider kalemi akaryakıt olsa da bunun yanında birçok temel gider bulunuyor. Araçların sigorta ücretleri 2-3 katına çıkarken, yedek parça fiyatları, servis hizmetleri ve şoför maliyetleri ciddi oranda arttı. Son iki ayda navluna gelen fiyat farkı yüzde 100’ün üzerine çıktı” diye konuştu. Şen’in verdiği bilgiye göre, Mersin’den ürün yükleyen bir kamyon veya TIR İstanbul’a 35 bin TL’ye gidiyor. İki ay önce Mersin-İstanbul arası nakliye 15-20 bin TL arası tutuyordu. Şen, “Net 20 ton yüklü bir araçtaki ürünün nakliyede kilogram maliyeti 1,50 ila 1,75 TL arasında hesaplanıyor. Bu durum ister istemez nihai tüketiciyle buluşan ürünlerin fiyatlarına yansıyor. Yükselen gübre, tohum, ilaç, enerji fiyatları ve vergi dilimlerine bakıldığında çiftçilerimizin de bu şartlarda üretim yapması çok güç. Sebze meyvede KDV oranı hâlâ yüzde 1 gözükse de üretim ayağında kullanılan tüm emtiada KDV yüzde 20’ye ulaştı” açıklamasını yaptı.
İç nakliyede düşüş yüzde 15’i aştı
Yurt içi taşımalarda navlun artarken iş hacmi ise azalıyor. Sektör yetkilileri, son aylarda yurt içi taşımalarda yüzde 15’in üzerinde bir daralma olduğuna dikkat çekiyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmalardan biri olan Norther Global Logistics (NGL) Yurt İçi Lojistik Projeler Müdürü Koray Yeltekin, “Aslında bu yıl sektör açısından iyi başlamıştı. Ancak şubatta yaşadığımız deprem felaketi, ekonominin gerçek anlamda iyi olduğu bazı kritik illeri de olumsuz etkiledi. Ardından gelen seçim de yurt içi lojistik hizmetlerinin azalmasına sebep oldu. Sektörümüz açısından taşıma operasyonları kapsamında ve kara yolu lojistiği özelinde, yurt içi taşıma ihtiyacı uluslararası taşımalara göre her zaman daha fazla olmuştur. Yurt içinde yük taşımacılığına talebin daha fazla olmasının başlıca sebebi ise sürekli artan nüfus, ihraç edilecek bitmiş ürünlerin hammadde veya yarı mamullerinin yurt içindeki çapraz hareketleri ve özellikle hızlı tüketim ile endüstri sektörlerine hitap eden yerli-yabancı şirketlerin ülkemizde fazlaca yer almasıdır. Yukarıda belirttiğim iki ana sebebin yanı sıra seçimden sonra yaşadığımız yüksek enfl asyon, her sektörde oluşan ciddi fiyat ve döviz artışları, özellikle nereye gideceğini maalesef şu anda bilemediğimiz akaryakıttaki fiyat artışları, yurt içi lojistik taleplerini ciddi oranda azalttı” diye konuştu.
Lojistikteki sıkıntılar ihracat pazarlarını tehdit ediyor
Lojistiğin uzun vadede istikrarlı ve kalıcı bir alan olabilmesi için majör planlar yapılması gerektiğini belirten sektör temsilcileri, akaryakıta gelen zamlar ve artan diğer maliyet kalemleri ile birlikte yılın ikinci yarısında daralma beklediklerini söyledi. Sektör bileşenleri dövizdeki baskının durmaması halinde ihracat pazarlarında güç kaybedeceklerini vurguluyor. Yüzde 34’lük asgari ücret zammı, KDV, ÖTV gibi maliyetlerin ürün kalemlerine yansıtılmasıyla zaten azalan satın alma gücünün daha da düşeceğini belirten ATF Forwarding Genel Müdürü Haldun Kavrar, bu durumdan sadece yurt içindeki değil yurt dışındaki tüketicinin de etkileneceğini söyledi. Yurt dışı pazarlarda hammadde temini ve üretim sonrası satışlarda fi yat değişikliği yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu, tek avantajı dolara bağlı olan ihracatçının kur baskısı ile bu avantajının da elinden alındığını belirten Haldun Kavrar, “Üründe fi yat artışı yaşanması pazarda daralmayı beraberinde getiriyor. Bunun ana sebepleri hem ihracat fi rmalarının karşılaştığı çeşitli zorluklar ve maliyet artışları, hem de yurt dışı piyasalarda PMI endeksinin halen 50’nin altında olmasıdır” ifadesini kullandı.
Akaryakıt zamları ile sektörde yılın ikinci yarısında daralmanın üst seviyeye çıkacağını kaydeden Haldun Kavrar, yaz aylarında TL’nin ucuz olması avantajı ile turizm kaynaklı bir hareketlilik yaşandığını Eylül ayından itibaren turistlerin kendi ülkelerine dönmesiyle beraber yurt içinde ve lojistik sektöründe bir daralma beklendiğini ifade etti. Döviz kurunun olması gereken noktada olmadığını, kurdaki baskının durdurulması gerektiğini, aksi halde ihracat pazarlarını kaybedeceklerinin altını çizen Haldun Kavrar, “TL bazlı giderler artarken, bu artışları ihracatçı eskisi kadar ürün kalemlerine yansıtamıyor. Ana pazarlarda fi yat artışı dolayısıyla kayıplar var. Uygun fi yatlı ürün kalemlerimize yansıyacak zamlar ile birlikte, ihracat pazarlarımızı kaybedebiliriz” dedi.
Türkiye Irak Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TISİAD) Başkan Vekili Mustafa İmrak da, lojistik sektörünün en büyük gider kalemlerinden biri olan akaryakıta gelen zamlar ile daralma yaşanacağını söyledi. Lojistiğin daralmaması ve daha fazla büyümesi için TISİAD’ın özellikle Irak bölgesiyle olan ticaretinde ciddi inisiyatif geliştirdiğini vurgulayan İmrak, “Sektör daha fazla yan yana gelmeli ve birlikte hareket etmeli. Paydaşlarla kurulan temaslar, yeni iş alanlarını önümüze getirebiliyor. Sorunlara çözüm için dernekler, karar alıcılar ve ekonomik muhataplar sorunları tek elden iletmelidir” diye konuştu.
“Özel tüketim değil ki, ÖTV alıyorsunuz!”
Türkiye’deki nakliye ambarlarını temsil eden Türkiye Nakliyeciler Derneği (TND) Başkanı Hakkı Başman, navlundaki yüzde 100’ü aşan artışların ticareti sekteye uğrattığını, yüksek navlun nedeniyle mal sahibinin ticaret yapma iştahının kesildiğini dile getirdi. Bu durumun sürdürülemez olduğuna dikkat çeken Başman, lojistik sektörünün akaryakıt alımlarında Özel Tüketim Vergisi’nden (ÖTV) muaf olması gerektiğini savunarak kamu yetkililerine bu konuda çağrıda bulundu. Başman, “Pandemide lojistiğin, sağlıktan sonra en önemli ikinci sektör olduğunu bir kez daha anlamıştık. Herkes evde otururken, izin kağıtlarıyla çalıştı lojistikçiler. Akaryakıttaki bu özel tüketim vergisi hala neden alınıyor? Boğazdan geçen gemi, yatında gezen vatandaş ÖTV ödemiyor ama dünyadaki varlığını bir kez daha kanıtlayan lojistik sektörü hala ÖTV ödüyor. Bu özel tüketim değil ki! Dolayısıyla lojistik sektörü ÖTV muafi yeti talep ediyor. Hepimiz 4925 sayılı karayolu taşımacılık kanununa tabiyiz. Bir KHK çıkarılarak bizim gibi fi rmaların bu beklentisi karşılanabilir. Yarın öbür gün öğrenci servislerinde de aynı şey olacak. Oysa bir yıl ÖTV’yi kaldırın bakın iş hacmi nasıl artacak.”
Stok eğilimi arttı, depo talebi rekor kırdı
Türkiye’deki enfl asyonist ortamın üreticileri stok tutmaya yönelttiğine dikkat çeken sektör temsilcileri, “Depolama talebi çok arttı. Ürettiği malı üç ay depolayabilen, bunu finanse edebilen sadece bu operasyonla lojistik maliyetini fiyat artışı ile tolore edebiliyor. Üreticiler son yıllarda hiç görmediğimiz boyutta stok yapma eğilimindeler. Bu nedenle birbiri ardına depo kiralıyor büyük üreticiler” açıklamasını yaptı.
Avrupa’da düşüyor, Türkiye’de artıyor
EKONOMİ gazetesine konuşan Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, Türkiye içi taşımalarda navlun yükselirken Avrupa’da ise düşüş trendinde olduğunu söyledi. Arslan, “Avrupa’da hükümetler lojistik sektörünün yakıt giderlerini fonlamaya başladı. Avrupa’da karayolu navlununun gerilemesinin bir diğer nedeni de son bir yılda yüzde 70’ten fazla düşüş yaşanan denizyolu navlunu ile rekabet edebilmek. Düşen navlun bazı yükleri karadan denize kaydırıyor” diye konuştu.
LOJİPORT